İçişleri Bakanı Soylu, Adnan Menderes'in şifrelerini açıkladı!
İçişleri Bakanı Soylu, Menderes, Zorlu ve Polatkan'ı anma programında konuştu
İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Rahmetli Menderes'in, Polatkan'ın ve Zorlu'nun muhatap oldukları sözde yargılamalar ve şahsiyetlerine vurulan darbeler hem tarihin hem de hafızaların kayıtlarındadır. Aziz milletimiz, aradan geçen 61 yıla rağmen bu büyük insanların mirasına ve misyonuna sahip çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir." dedi.
Soylu, merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilişlerinin 61. yılı dolayısıyla İstanbul Valiliğince Topkapı Anıt Mezar'da düzenlenen anma programında konuştu.
Böyle programlarda konuşurken genellikle hikayenin başından sonuna gidildiğini, önce 10 yıllık demokrasinin asrısaadet devrinin, sonra da darbenin ve yaşanan zulmün anlatıldığını kaydeden Soylu, bu sefer işin sonundan başlamak istediğini çünkü Adnan Menderes ve arkadaşlarının hikayesinin ve bunun hayatlara etkisinin, milletin demokrasi mücadelesinin ve demokrasiye ulaşmak için bedeller ödeneceğinin anlaşılmasının işin sonunda olduğunu söyledi.
Demokrasinin bedava verilmediğini, 16-17 Eylül'de milletin "demokrasinin ilk taksidini ödediğini" belirten Soylu, Menderes idama giderken aslında meselenin bütün tarifini yaptığını, demokrasiye inananların yapması gerekenleri, takınılması gereken tavrı, verilecek mücadeleyi tarif ettiğini aktardı.
Soylu, Menderes'in son sözleriyle şifre bıraktığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Birinci şifre bize söylediği 'Size dargın değilim.' yani millete küsülmez, küsülmeyecek. İhanetler, mağlubiyetler yaşansa da millet için, milleti demokrasiyle buluşturmak için bu mücadelenin devam edilmesini söylemiştir. İkinci şifre, 'Sizin ve diğer zavallıların iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum.'dur yani vesayetin kaynağını, bu zulmün kaynağını sadece içimizdeki 3-5 hainde aramayacağız. Kurtuluş Savaşı'nı kimlere karşı yaptıysak, kalkınma mücadelemizin engellenmesini kimler sağlamış ve onlara karşı bu mücadeleyi yapmışsak, demokrasi savaşını da aynı güçlere karşı yaptığımızı ifade etmiştir. Dünyaya kendimizi kapatmadan, dünyayla rekabet eden ama dünyanın mazlumlarını o zalimlerle baş başa bırakmayan bir mücadele ortaya koyacağız, ikinci şifre bu. Üçüncü şifre, 'Dirimizden korkmamalıydınız.' Şimdi milletle el ele vererek, Adnan Menderes'in ölüsü, ölünceye kadar sizleri takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir yani bu uzun bir mücadeledir ve mutlaka kazanacağız. Günlük hesaplaşmalarla değil, milleti demokrasiye, refaha ulaştırarak, dünyada söz sahibi yaparak, ezanlarla inancını yaşayarak bu aziz milleti dünyada söz sahibi yapacağız. Son şifre, 'Buna rağmen merhametim sizinledir. Millet sağ olsun.' Ne yaparsak merhamet, vicdan, ahlak rehberimiz olacak ve ne yaparsak milletimiz için yapacağız. Kendi hayatlarımızdan, rahatlarımızdan, en nihayetinde belki şurada yatan kahramanlar gibi kendi canımızdan vazgeçeceğiz ama bir şekilde milletin refahı, mutluluğu ve demokrasiyle buluşması için mücadele edeceğiz. Meselenin özeti budur. Millet, bu şifreyi çözmüştür, bu mesajı almıştır."
Bugün gelinen noktanın tam da bu tarife uyduğunu ifade eden Soylu, "Ayasofya'da cuma namazı için tekbir getirdiğimiz an, milletin evlatlarının Menderes'in mesajına vermiş olduğu cevabın anıdır. 15 Temmuz'da hainleri milletle birlikte püskürttüğümüz an, Ege'de, Karadeniz'de, Akdeniz'de Batı'nın tehditlerine rağmen sondaj gemilerimizin sefere çıktığı an, bu ülkede başörtüsünün gündem olmaktan çıktığı, başörtülü vali, hakim, doktor ve öğretmenin milletine hizmete başladığı an, bu milletin mazlum coğrafyalara gönlünü açarak umut olduğu an, Menderes'in şifreli mesajının gereğinin yerine getirildiği andır." değerlendirmesinde bulundu.
İçişleri Bakanı Soylu, 17 Eylül'ün bir yanıyla asla anımsamak istemedikleri bir tarih olduğunu ancak diğer yanıyla asla unutmamaları gereken, kendilerine güç, inanç ve görev yükleyen bir tarih olduğunu belirterek, "Buradaki insanların mücadelesini iyi anlamak lazım. Bu insanlar ve onların arkadaşları, 27 Mayıs'ın tüm mağdurları, Aşık Veysel'in ve onun gibi Anadolu'nun bağrından kopan insanların şalvarlı, fötrlü diye Ankara şehir merkezine giremediği bir Türkiye tablosunda hem kalkınmanın hem adaletin hem eşitliğin hem demokrasinin hem de bu ülke insanının birliğinin mücadelesini verdiler. Bu, kolay bir iş değildir." diye konuştu.
Adnan Menderes'in bu ülkenin tüm değerlerinin bir bileşeni olduğunu dile getiren Soylu, Menderes'in örselenen, ötekileştirilen, kıyafetinden dolayı caddelere sokulmayan geniş kitleleri devletle, demokrasiyle barıştıran büyük bir adam olduğunu, Menderes ve arkadaşlarının demokrasiyi birtakım elitlerin oyuncağı olmaktan çıkardıklarını söyledi.
Türk demokrasisini 17 Eylül'e götüren sürecin, demokrasi yolunda karşılaşacakları bütün tuzakların ipuçlarını verdiğine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"6-7 Eylül tezgahlarından tutun öğrencilerin kıyma makinelerine atıldığı gibi yalanlara kadar bütün kirli taktiklerin demo versiyonu o dönemde kullanılmıştır. Uçak dolusu altınlarla yurt dışına kaçıldığı yalanlarından, Ardahan'ın ve Kars'ın Rusya'ya verildiği yalanlarına ve her türlü iftiraya kadar... Aslında bugün ve benzeri iftiraların, bugün ve benzeri anlayışların katısı, o gün ve bugün aynen yaşanmıştır, yaşanmaktadır. 1960 darbesinin faili Amerika'dır. Hiç lafı eğip bükmenin bir anlamı söz konusu değildir. Amerika, bunu içeride tek parti rejiminin diktasıyla beraber yapmıştır. Hiçbir şekilde imtina etmemişlerdir, kaçınmamışlardır. İftiradan, namus tecavüzünden, haysiyet cellatlığından, bu ülkeye ve millete yapılan hizmetleri alaşağı etmekten, altüst etmekten hiçbir zaman kaçınmamışlardır. 1980 darbesinin faili Amerika'dır. 28 Şubat'ın planlayıcısı Amerika'dır. 15 Temmuz'un faili Amerika'dır. Bunları biliyoruz, bu tarih bunları biliyor ve herkes bunları biliyor. Bu coğrafyada Balkan, Bağdat ve Pakistan paktlarıyla. Bağdat Paktı'yla, Pakistan Paktı'yla bir coğrafi bütünlük olmasın, bir kardeşlik olmasın diye, Doğu'yu istedikleri gibi evirip çevirmek ve Müslüman milletleri yoksulluğa, karmaşıklığa, kaosa itebilmek için ellerinden gelen planlamaları acımasız bir şekilde bu coğrafyalarda uygulamışlardır. Bugün aynısını yapmaya çalışmaktadırlar. İran'dan Suriye'ye, Libya'dan Lübnan'a, Yemen'den Filistin'e, Afganistan'dan Pakistan'a... Onlar iddialarından vazgeçmemişlerdir."
Bakan Soylu, milletin bu kahramanlara bir sözünün olduğunu kaydederek, "Biz de onların ortaya koyduğu iddialardan vazgeçmedik. Biz inanıyoruz ki dualar bizimle beraberdir, Allah bizimle beraberdir. 17 Eylül'den sonra ne yaşamışsak bir kopyasını mutlaka 17 Eylül öncesi yaşamışızdır. Rahmetli Menderes'in bahsettiği kuklalar değişse de biraz önce adını koyduğumuz efendilerin değişmediğini biliyoruz. 12 Mart'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan, 15 Temmuz'dan biliyoruz ama artık onlar da bizi bilmektedir. Menderes'in mesajındaki gibi onları nasıl silip süpürdüğümüzü yaşayarak öğrendiler. Elbette ki vazgeçmeyecekler, sabırla bekleyecekler, ilk fırsatta tekrar harekete geçecekler ama biz de orada uyanık olacağız. Her 17 Eylül'de burada olduğunuz gibi her gün, her saniye demokrasi için, bu millet için kıyamda olacağız." ifadelerini kullandı.
Menderes'in son mektubunda katillerine "Dirimden korkmamalıydınız." dediğini aktaran Soylu, şunları söyledi:
"Dirisinden korktular ve katlettiler ama aslında ona ve arkadaşlarına milletin gönlünde yeni bir hayat verdiler. Millet, her şeyi not etmiştir. Bu zulme yine o bayrağı eline alıp devam eden evlatlarıyla cevap vermiştir. Uçak fabrikaları kapatılan, otomobil üretimi dumura uğratılan, her sanayi hamlesinde ters yüz edilmeye çalışılan Türkiye, bugün İHA'sıyla, SİHA'sıyla, helikopter yapan, yarın arabasını, uçağını üretecek bir Türkiye haline gelmiştir. Yurt dışına borç isteme heyetleri gönderen bir Türkiye'den bugün dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesi haline gelmiştir. Uluslararası diplomaside sadece talimat alan Türkiye'den bugün küresel gıda krizini çözen, Türk cumhuriyetlerine güven veren, Libya'dan Azerbaycan'a kadar her noktada etkili, Batı'nın Doğu'ya yıktığı tüm sorunlara cevap üreten, dünyanın en modern hastanelerine, otoyollarına, havalimanlarına sahip, küresel terör örgütleriyle tek başına ve kendi üretimi olan savunma sanayi ürünleriyle ve kendi aklıyla mücadele eden bir Türkiye tablosu haline gelmiştir. Bunların hiçbirini o darbeci akıl geliştirmemiştir. Bunların hiçbirini 61 Anayasası'nın, 82 Anayasası'nın tepemize diktiği vesayet aklı başaramamıştır. Vesayetin atadığı cumhurbaşkanları yapmamıştır. Bunların hepsini bu milletin kalkınma, adalet, demokrasi kavgası veren, bedel ödeyen evlatları yapmıştır."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Rahmetli Menderes'in, Polatkan'ın ve Zorlu'nun muhatap oldukları sözde yargılamalar ve şahsiyetlerine vurulan darbeler hem tarihin hem de hafızaların kayıtlarındadır. Aziz milletimiz, aradan geçen 61 yıla rağmen bu büyük insanların mirasına ve misyonuna sahip çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Onlar, ebediyete kadar milletimizin vicdanında bu ülkenin birer değeri, haksızlığa uğramış masumları ve canları pahasına memleketine hizmet etmiş vatan kahramanı devlet adamları olarak anılmaya devam edileceklerdir." diye konuştu.
Bu insanların yaşam haklarının ellerinden alındığını ifade eden Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Adnan Menderes, bu ülkenin tarlalarını suyla buluşturmuştur. Köylerini, şehirleriyle yolla buluşturmuştur. Fatin Rüştü Zorlu, bu ülkeyi Kıbrıs davasına yeniden ortak etmiştir. Türkiye'nin en büyük sanayi yatırımlarının altında Fatin Rüştü Zorlu'nun da imzası vardır. Hasan Polatkan, milletin gırtlağına, varlığına çöken maliyesini aklıyla, efendiliğiyle, bilgisiyle milletin malı haline getirmiştir ve bunların karşılığı olarak idam edildiler. Yine bunların karşılığı olarak Yassıada'da başta Cumhurbaşkanı'mız Celal Bayar olmak üzere her biri büyük zulümlerle, hakaretlerle ve işkencelerle karşı karşıya kaldılar. Sevgili Ömer anlatmıştı. Rahmetli dedesinin yatağına sürekli olarak jilet koyuyorlardı, intihar etsinler diye. Bugün kendi gazetelerinde buna benzer başlıkları atanlar, kendi televizyonlarında aynen 1960 öncesi gibi yalanları söyleyenler ve iftira atanlar, bu ülkede tek bir çakılı kazığı olmadan yapılan bütün eserlerine bühtan edenler aslında 27 Mayıs 1960 darbesini ve sonrasını özlemektedirler. Onlara ben insan diye bakmıyorum. Tarihten ders almayanlar, vicdanlarını sokaklarda bırakanlar ve vicdanlarını kendi bedenlerinde taşımayanlar, onlar insan olarak değerlendirilmemelidir. Bu kadar nettir."
Tarihin nice firavunlar gördüğünü ama kazananların hep Musalar olduğunu belirten Soylu, "Birileri iradelerini firavuna ipotek edebilirler, etti de ama Allah şahittir ki biz hep Musa'nın yanındayız ve hep orada kalacağız. Biz hep Hakk'ın yanındayız ve hep orada kalacağız. Biz hep milletin iradesinin yanındayız, bedeli ne olursa olsun orada kalacağız. Bugün Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Menderes'in hayal ettiği Türkiye'yi inşa etmektedir. Karşımızdaki masa yuvarlak masa mıdır yoksa bir tarafa doğru sünmekte midir hiç önemi yoktur. İnşallah bizler Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına da bugünkü liderlikle, iradeyle, kararlılıkla, güçle, bu yolda yürüyenlerin yanında asla yalpalamadan, başka yollara sapmadan girip bu güzel ülkeyi Menderes'in, onun arkadaşlarının hayallerinin ötesine geçirmenin gayreti içerisinde olacağız." diye konuştu.
Bakan Soylu, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile Namık Gedik'i, eziyet çekip işkence görüp vefat eden Yassıada'nın bütün direnen kahramanlarını, demokrasi şehitlerini ve 27 Mayıs zulmüne uğrayıp bugün hayatta olmayan vatan evlatlarını ve o meşum günleri yüreğinde kahırla ağlayarak izleyen dönemin insanlarını rahmet ve şükranla andığını ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakan Soylu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri ve Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın anıt mezarlarına karanfil bıraktı, dua etti. Soylu ve beraberindekiler, daha sonra Aydın Menderes'in mezarına da uğrayarak çiçek bıraktı ve dua etti.
Bakan Soylu ve beraberindekiler, ardından 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın anıt mezarına gitti. İl Müftüsü Safi Arpaguş tarafından edilen duanın ardından Özal'ın anıt kabrine karanfil bırakıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder